14 Ekim 2015 Çarşamba

Çok ekmek yiyen kadınlarda…

Ferhat ERDOĞAN / GAZETE HABERTÜRK

Kısır kadınlarda ‘gluten’ maddesinin çok fazla bulunduğunu ve bunun da fazla ekmek tüketiminden kaynaklandığını söyleyen uzmanlar, uyarıda bulundu. Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer, ekmek tüketen kadın larda, nedeni bilinmeyen kısırlık oranının arttığını söyledi. Erkekteki kısırlık sebeplerinin yüzde 30, kadına bağlı olan sebeplerin ise yüzde 40 oranında olduğunu söyleyen Çoksüer, bunun dışında her iki birey için kısırlığa bağlı olan sebebin yüzde 15 oranda olduğunu ifade etti. Aynı zaman da gluten intoleransı olan hastalarda ekmeğin sadece kısırlık problemine yol açmadığını, gebelik kaybına, âdet düzensizliğine ve âdet gecikmesine de neden olabildiğini ifade eden Çoksüer, ‘‘Glutensiz diyet tüketimi gebelik oranlarını artırır” dedi.

RUJA DA DİKKAT

Gluten maddesinin bazı kozmetik ürünlerde de bulunduğuna işaret eden Çoksüer, “Makyaj malzemesi olarak kadınların vazgeçilmezi olan bazı rujlarda da gluten maddesi bulunmaktadır. Gluten hassasiyeti teşhisi insanlar için başlangıç zamanından itibaren iyi bir bakım ve diyetle gayet iyi bir yaşam sürülebilir” diye konuştu. Medical Hastanesi Kadın Doğum Uzmanı Yard. Doç. Dr. Aynur Erşahin ise gluten maddesi fazla olan kadınların zor gebe kaldığını ve gebeliklerinin zor ilerlediğini belirterek, “Gluten maddesi özellikle bağışıklık sistemini etkilediği için gluten intoleransı dediğimiz çölyak hastalığında bu şekilde tekrarlayan düşüklerde görebiliyoruz. Zor gebe kalabiliyorlar ve gebelikleri zor ilerliyor” ifadesini kullandı.

Çok ekmek yiyen kadında kısırlık oranı artıyor



Bize danışın http://www.hastalikdanis.com/cok-ekmek-yiyen-kadinlarda/
Hastalıklarla ilgili soru cevap, Sifali Bitkiler, Bitkisel Ürünler

Duygusal olarak bizi ilgilendirmeyen şeyi öğrenemiyoruz

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fizyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Canan’ın Üsküdar Üniversitesi akademik yılı açılışında yaptığı sunumda beynin gizli alanları açığa çıktı.

“Değişen Be(y)nim” isimli sunumuyla beynimizin gizli kalmış bölümlerini gün yüzüne çıkarmanın yollarını anlatan Canan, duygusal beynin tercihlerin üzerindeki etkisinden bahsetti.

Canan’a göre beyin en kısa tanımıyla “hayatta kalma donanımımız”. Beynimiz tutkular ve duygular üzerine çalışıyor. Kişi duygusal olarak ilgilenmediği hiç bir şeyi öğrenemiyor. Öğrenmek için beynimizin önce duygusal bağ kurması gerekiyor.

Doç. Dr. Sinan Canan beynimizin çalışmasında Dopamin’in etkisine de vurgu yapıyor. Beyin ancak motive olduğunda dopamin – mutluluk hormonu salgılıyor. Dopamin beklentisi karşılanmazsa mutsuzluk ortaya çıkıyor. Ancak beyindeki bu sistemin suistimal edilmesi durumunda ise bağımlılıklar oluşuyor. Bu şu anlama geliyor; birey yaptığı herhangi bir davranışta depomin hormonu salgılıyorsa mutlu oluyor ve beyin ona aynı şeyi birçok kez tekrar etmesi komutunu veriyor.

Esprili anlatımıyla akademik sunumlara farklı bir boyut kazandıran Canan, öğrenmek için aynalama yönteminin önemine de dikkat çekiyor. Canan’a göre insan bir davranışı ya da bir yabancı dili gözlemleyerek, izleyerek, taklit ederek kısacası aynalama yöntemi kullanarak öğrenebiliyor.



Bize danışın http://www.hastalikdanis.com/duygusal-olarak-bizi-ilgilendirmeyen-seyi-ogrenemiyoruz/
Hastalıklarla ilgili soru cevap, Sifali Bitkiler, Bitkisel Ürünler

Elma binbir derde deva

Elmanın Cilde Faydaları

Özellikle kış aylarında bol bol yediğimiz elmanın hem vücut hem de cilt sağlığı için sayısız faydası vardır. Bu yazımızda özellikle elmanın cilde olan faydalarına değineceğiz. Yazımızın sonunda ise elmanın diğer faydalarından da kısaca bahsedeceğiz.

Cildi Parlatır ve Aydınlatır

Elmanın cildinizi parlatma, aydınlatma ve pürüzsüzleştirme potansiyeli vardır. Bunun sebebi elmanın cildinizin pürüzsüz ve genç kalmasını sağlayacak kollajen bakımından zengin olmasıdır. Özellikle kırmızı elmayı yemek ise cildinize gül renkli bir parlaklık kazandıracaktır.

Cildi Nemlendirir

Elma cildinizi nemlendirirken bir yandan da temizler. Bunun için tek yapmanız gereken bir dilim elma kesmek ve suyu bitine kadar yüzünüze uygulamaktır. Bu işlem ile hem vücudunuzdaki yağ üretimi dengelenecek hem de yüzünüz nem kazanacaktır.

Yaşlanma Karşıtı Etkileri Vardır

Elma maskesi donuk ve kırışık cildinizi kaldırırken, düzenli elma tüketimi de ince çizgilerden ve kırışıklıklardan kurtulmanızı sağlar. Rendelenmiş bir elmayı yüzünüze sürün ve 10-20 dakika kadar yüzünüzde bekletin. Bu maske yüzünüzdeki kırışıklıklardan kurtulmanızı sağlarken, cildinizi iyileştirir ve temizler.

Güneş Işınlarına Karşı Koruma Sağlar

Elmanın içerisinde güneş ışınlarına karşı ekstra koruma sağlayan savunma parçacıkları yer alır. Elma ile güneş yanıkları tedavi edilebilir ve bu yanıkların soyulması engellenebilir. Yanıklara karşı rendelemiş olduğunuz elma ile bir çay kaşığı gliserini karıştırın ve bu karışımı cildinize sürün. Yaklaşık 15 dakika bekledikten sonra soğuk su ile yıkayın.

Akne ve Leke Tedavisinde Kullanılabilir

Yüzünüzde oluşan akne ve lekelerden kurtulmak için çeyrek bir elmayı ezin ve süt kreması ile karıştırın. Oluşan karışımı yüzünüze sürün ve 5-10 dakika beklettikten sonra durulayın. Elma aynı zamanda, serinletici etkisi sebebiyle, akne ve güneş yanıklarına karşı rahatlama da sağlar. Bunun için bir dilim elmayı 1 saat kadar buzdolabından bekletin ve çıkardıktan sonra güneş yanığı olan ya da akne eğilimli cildinize uygulayın.

Elma Çok İyi Bir Toniktir

Elma ve elma suyu sirkesi cildinize gerginlik kazandırabilecek tonik özelliği görürler. Elma suyu sirkesi gözeneklerde birikmiş ve akneye yol açan yağın temizlenmesine yardımcı olur. Elma suyu ayrıca cildin PH seviyelerini dengeler ve böylece cildin kendi yağlarının aşırı üretimine de engel olur. Tek yapmanız gereken bir parça pamuğa elma suyu sirkesi dökmek ve yüzünüzü bununla silmektir. Elma suyu sirkesi tonikle aynı etkiyi yaratacak ve akneleri cildinizden uzak tutacaktır.

Gözlerdeki Şişkinliklere İyi Gelir

Gözleriniz altına koyacağınız elma dilimleri koyu renkli halkalara ve şişmiş gözlere iyi gelecektir. Alternatif olarak, 2 yemek kaşığı elma suyu ile rendelenmiş patatesi karıştırıp şişmiş gözlerinize uygulayın ve üzerini ılık bir kumaşla örtün. Yaklaşık 10-20 dakika bekletin ve ardından ılık su ile yıkayın.

Cilt Kanserini Önler

Elmanın içerisinde az miktarda bulunan A Vitamini cilt gelişiminde önemli rol oynar ve böylece olgunlaşmamış cildi olgun ve fonksiyonel bir cilde dönüştürür. A Vitamini ayrıca cilt kanserine yakalanma riskini azaltır. Bir büyük elma günlük A Vitamini ihtiyacının kadınlarda %5 erkeklerde ise %4’ünü karşılar.

C Vitamininin Faydaları

Elma tüketimi ile birlikte vücuda giren C Vitamini miktarı artar. C Vitamini ise ciltte bol miktarda bulunan bir protein olan kollajenin oluşumunda kullanılır. C Vitamini eksikliği ise düşük miktarda kollajen üretimine sebep olur ve bu da ciltteki yaraların tekrar açılmasına yol açabilir. Bir büyük elmada yaklaşık 10,3 miligram C Vitamini bulunur ve bu da kadınların günlük ihtiyacının %14’ünü erkeklerin ise %11’ini karşılar.

Elmanın Saça Faydaları Nelerdir?

Elmanın cildinizin dostu olması ile beraber saçlarınız için de çok faydalı olduğu bilinmektedir. Peki, elmanın saçlarınıza ne gibi faydaları vardır?

Saçın Gelişimini Destekler

Elmanın içerisinde saçlar ve tırnaklar için oldukça önemli olan biotin yer almaktadır. Özellikle saç dökülmesi ile mücadele eden kişilerin diyetlerine biotin eklemeleri tavsiye edilmektedir. Yapılan araştırmalara göre biotin saçın gelişimini desteklemekte, her bir tele güç ve kalınlık aşılamaktadır.

Daha Uzun ve Daha Sağlıklı Saçlara Sahip Olmanıza Yardımcı Olur

Birçok kişinin hayali uzun ve parlak saçlara sahip olmaktır. Bu lezzetli meyve ise bu hayale ulaşılmasına yardımcı olur. Bunun sebebi ise elmanın içeriğinde procynidin B-2 bileşeninin olmasıdır. Bu bileşen saç gelişimini destekler, saçları kalınlaştırır ve erkeklerdeki kelliği önler.

Saç Kaybını Önler

Elma, içeriğinde yer alan çözünür lifler, fenolik bileşenler, antioksidanlar ve vitaminler sayesinde saç kaybını önler. Günlük olarak tüketilen elma ayrıca saç dökülmesine de engel olur. Elmanın içerisinde yer alan antioksidanlar ise saç derisindeki dolaşımı hızlandırarak saçların gelişimini destekler.

Kepek Tedavisine Destek Olur

Saç dersine elma suyu uygulamanız saç derisinin dengesini korumasına yardımcı olarak kepek gibi saç derisi problemlerine karşı koruma sağlar. Tek yapmanız gereken duş sonunda saçınızı elma suyu ile yıkamaktır. Bu yöntem sayesinde saçınız kepekten arınacak ve daha fazla parlayacaktır.

Elmanın Diğer Faydaları Nelerdir?

Kansere karşı koruma sağlar.Zengin bir lif kaynağı olması sebebiyle kolesterol karşıtıdır.Bağışıklığı güçlendirir.Alzheimer’i önlemeye yardımcı olur.Astıma karşı koruma sağlar ve astıma yakalanmış kişilerin tedavisine destek olur.Huzursuz bağırsak sendromunu etkisizleştirir.Parkinson’u önler.Kataraktı önler.Hemoroidi önler.Kilo vermeye yardımcı olur.Elma tüketimi tükürük salgısını arttırır ve böylece dişlerdeki çürümeyi erteler.



Bize danışın http://www.hastalikdanis.com/elma-binbir-derde-deva/
Hastalıklarla ilgili soru cevap, Sifali Bitkiler, Bitkisel Ürünler

Bebeklerin gözü neden sulanır?

Bebeklerde göz sulanması

Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. İskan Abay, bebeklerde görülen göz sulanmasının, doğuştan olan göz tansiyonu gibi diğer göz hastalıklarının da habercisi olabileceğini, erken tanı için zaman kaybetmeden bir göz doktoruna başvurulması gerektiğini bildirdi.

Op. Dr. Abay, yapığı açıklamada, yeni doğan bebeklerde oluşan gözyaşı kanalı tıkanıklığı, göz sulanması ve tedavisi hakkında bilgi verdi.

Bebeklerin %6’nın göyaşı kanalı tıkalıdır

Yeni doğan bebeklerin ortalama yüzde 6’sında gözyaşı kanalı tıkanıklığı bulunduğuna dikkati çeken Abay, doğumdan birkaç hafta sonra gözyaşının dışa akması sonucu oluşan sulanmanın gözde çapaklanma, kirpiklerde yapışıklık, iltihaplı akıntı, gözyaşı kesesinin olduğu bölgede şişlikle belirti verebildiğini kaydetti.

Gözyaşı kesesinin buruna açıldığı yerde bir zarın bulunduğunu kaydeden Abay, bu zarın normalde bebek doğmadan açıldığını, ancak bazı bebeklerde bu zarın doğum sonrası açıldığı için gözyaşı kanal tıkanıklığının önemli bir belirtisi olduğunu ifade etti.

Abay, bebeklerde görülen göz sulanmasının, doğuştan olan göz tansiyonu gibi diğer göz hastalıklarının da habercisi olabileceğini, erken tanı için zaman kaybetmeden bir göz doktoruna başvurulmasını istedi.

Gözyaşı kanalı tıkanıklığının tedavi edilmemesi halinde gözyaşı kesesi ve gözyaşı yollarının mikroplara açık hale geleceğini aktaran Abay, mikrop yayılırsa menenjit ve böbrek hastalığı gibi önemli sorunlara yol açabileceğini, gözyaşı kanalı tıkanıklığı olan hastalarda katarakt ameliyatı yapmanın bile risk oluşturabildiğini vurguladı.

Şerife Adıyaman – AA



Bize danışın http://www.hastalikdanis.com/bebeklerin-gozu-neden-sulanir/
Hastalıklarla ilgili soru cevap, Sifali Bitkiler, Bitkisel Ürünler

Dinlenerek geçmeyen bel ağrısı ne olabilir?

Dinlenerek geçmeyen bel ağrısı ne olabilir?

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türkiye Romatoloji Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şebnem Ataman, romatizmal hastalıklarda eklemlerdeki ağrıların genelde daha uzun süreli olabileceğini belirterek, istirahatle artan ağrıların iltihaplı bir romatizmal hastalığın habercisi olabileceğini bildirdi.

Ataman, “12 Ekim Dünya Artrit Günü” dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’de yarım milyondan fazla iltihaplı romatizma hastası bulunduğuna işaret ederek, “Hastaların yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen bu hastalıklar, eklem deformasyonlarına yol açarak hastaların hareket kabiliyetlerini kaybetmelerine sebep oluyor. Romatoid artrit özellikle kadınlar, ankilozan spondilit ise özellikle erkekler arasında çok yaygın bir sorun olmasına rağmen, bu hastalıklara dair toplumsal farkındalık yeterli seviyede değil” değerlendirmesinde bulundu.

Dünya Artrit Günü’nün toplumun eklem sorunları, belirtileri, mücadele yöntemleri, önlemler gibi konularda bilgilenmesi için önemli bir fırsat sunduğunu aktararak, şöyle devam etti:

“Toplumumuzda birçoğumuz, bir defa da olsa bel ağrısı çekiyor. Bu ağrıların önemli olup olmadığını anlamak için ağrı süresine dikkat etmek gerekiyor. Eğer bel ağrıları bir haftadan uzun sürüyorsa, ciddiye almakta yarar var. Ani bel tutulmaları, hareket edememe, yatakta istirahat etmek zorunda kalma, yürürken ağrı çekme gibi belirtilerin dikkate alınması gerekiyor. Önemsiz ağrıların çoğu 1-2 hafta içerisinde kendiliğinden azalır veya geçer. Eğer bu süre uzuyorsa, özellikle bel fıtığı veya disk hernisi gibi mekanik nedenlerin ve ankilozan spondilit gibi romatizmal hastalıkların araştırılması gerekir. Mekanik ağrılarda ağrı belden bacağa vuruyorsa ve güç kaybına neden oluyorsa bel fıtığı sinir sıkışmasına neden olmuş olabilir, ayrıca ciddiye almak gerekir.”

– “Romatoid artrit kadınlarda daha yaygın”

Önemli nedenlere bağlı olmayan ağrıların genelde kısa süreli olduğunu vurgulayan Ataman, “Romatizma ağrılarında eklemlerde olan ağrılar genelde daha uzun süreli olan ağrılardır. Hareketle artan ağrılar daha çok bel fıtığı ve kireçlenme gibi mekanik ve dejeneratif nedenleri düşündürürken istirahatle artan ağrılar, altta yatan iltihaplı bir romatizmal hastalığın habercisi olabilir” ifadesini kullandı.

Ataman, kadınların kas-iskelet sistemi ve romatizmal hastalıklara erkeklerden daha sık yakalandığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Romatoid artrit maalesef kadınlarda daha yaygın. Dolayısıyla onların daha da dikkatli olması gerekiyor. En sık görülme yaşı 40’lı yaşlardan sonra başlıyor. Osteoartirit (kireçlenme) yine 40-50’li yaşlarda başlayabiliyor ama daha yavaş ilerlediği için tam olarak fark edilmesi zaman alabiliyor. Romatoid artrit daha hızlı bir başlangıç gösteriyor. Haftalar içinde hastanın ellerinde, ayaklarında, küçük eklemlerinde şişlikler olabiliyor. Buna karşılık osteoartirit daha sinsi, daha yavaş ilerliyor ve ilk başlangıcını genelde hastalar çok iyi tespit edemeyebiliyorlar. İlerleyen dönemlerde giderek artan ağrılar hastanın yaşam kalitesini bozabiliyor.”

– “40 yaş üstü erkeklerde görülen bel ağrısı ankilozan spondilit habercisi olabilir”

Prof. Dr. Şebnem Ataman, erkeklerde de ankilozan spondilitin yaygın olarak görüldüğüne işaret ederek, “Hastalık daha çok 15 yaşından sonra başlıyor ve 40 yaşından önce ilk bulgularını veriyor. Dolayısıyla erkeklerde üç ayı geçen, 40 yaş altında görülen, hareketle nispeten düzelen bel ağrıları ve sabah tutukluğu ankilozan spondiliti düşündürmeli. Hastalığa bunların dışında gözde ağrı, kızarıklık ve bulanık görme, yer değiştiren kalça, topuk ağrısı ve bağırsak düzeninde değişiklik gibi bazı bulgular da eşlik edebilir” görüşlerini bildirdi.

Erken teşhisin, romatoid artrit ve ankilozan spondilitte çok önemli olduğunu belirterek, bu sayede eklemlerde ve omurgada oluşabilecek hasarların önlenebileceğini, hastanın da yaşam kalitesinin, süresinin çok etkilenmeyeceğini aktardı.

Erken teşhisle osteoartiritin neden olabileceğin yıkımın da azaltılabileceğini ve hastanın günlük yaşamını daha rahat sürdürebileceğini kaydetti.

Prof. Dr. Ataman, hastaların çareyi doğru mercilerde araması gerektiğine işaret ederek, “Bu hastalıklar için Türkiye’de en doğru merciler fizik tedavi ve romatoloji hekimleridir. Özellikle iltihaplı romatizmalar eklem dışında başka doku ve organları da etkileyebileceğinden daha sık aralıklarla takip edilmelidir. Bu hastalarda kullanılan ve hastalığın seyrini değiştirebilen bazı ilaçlar üniversite hastaneleriyle eğitim ve araştırma hastanelerinde yazılabildiğinden bu merkezlerde takibi tercih edilmelidir” ifadesini kullandı.

Hatice Şenses Kurukız – AA



Bize danışın http://www.hastalikdanis.com/dinlenerek-gecmeyen-bel-agrisi-ne-olabilir/
Hastalıklarla ilgili soru cevap, Sifali Bitkiler, Bitkisel Ürünler

Elma şekeri öldürüyor!

GAZETE HABERTÜRK

ABD’li bilim adamları, tahta bir çubuğa batırılarak satılan elma şekerlerinin listeria bakterisini çok hızlı bir şekilde ürettiğini, çoğalan bu bakterilerin insanı öldürebileceğini açıkladı.

ABD’de listeria bakterisinden 7 kişi ve henüz anne karnında bir bebek ölmüştü. Özellikle çiğ etlerden geçen listeria bakterisinin gebelikte çok zararlı olduğu biliniyor. Uzmanlar, elmanın üzerine tatlandırılmış maddenin eklenmesi ve özellikle de tahta sapların bu bakteriyi üretip çoğaltabileceğini saptadıklarını duyurdu.



Bize danışın http://www.hastalikdanis.com/elma-sekeri-olduruyor/
Hastalıklarla ilgili soru cevap, Sifali Bitkiler, Bitkisel Ürünler

Ölümüne korsan!

Serkan AKKOÇ / Murat ERVİN / GAZETE HABERTÜRK

Sağlık Bakanlığı, ithal edilecek ilaç fiyatlarını belirlerken birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi ‘referans ülke’ sistemi uyguluyor. Bu ülkeler İtalya, İspanya, Yunanistan, Portekiz ve Fransa… Bakanlık, ithal edilecek ilaç için bu 5 ülkeden en ucuz satış rakamını referans alıyor. Buna bir de kamu iskontosu yansıtılıyor. Ancak ucuz ilaç satmak istemeyen yabancı firmalar, bu ilaçları Türkiye’ye kısıtlı miktarda gönderiyor. Ecza depoları da, kâr marjını düşük gördükleri 300’e yakın ilacı raflarına koymaktan kaçınıyor. İlaç piyasasında son günlerde baş gösteren sıkıntılı durum bununla da sınırlı değil. Hem ‘referans ülke sistemi’ hem de Sağlık Bakanlığı’nın Türk Lirası karşısında değeri sürekli artan euroyu ilaç ithalatında 2.07 TL’ye sabitlemiş olması nedeniyle kâr edemeyen ithalatçılar, sınırlı sayıda ilaç getirmeyi tercih ediyor. Bu da özellikle hayati önem taşıyan kanser ilaçları başta olmak üzere pek çok ilacın piyasada bulunmasını zorlaştırıyor. İhtiyacı olan ilaçları eczane ve ecza depolarında bulamayan hasta ve hasta yakınları, mecburen soluğu korsan ilaç satıcılarının yanında alıyor.

EN BÜYÜK SORUN KANSER İLAÇLARI

İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, ihtiyaç duyulan ilaçların yüzde 90’ına yakınının yurtdışından ithal edildiğini belirterek “Hükümet ilaç ithalatında 1.95 lira olarak sabitlediği Euro kurunu, 2.07 TL’ye yükseltti. Ancak bu yeterli olmadı. Euro bugün serbest piyasada 3 TL civarında işlem görüyor. İthalatçı firmalar aradaki bu fark nedeniyle zarar etmemek için özellikle kanser ilaçlarını getirmekten vazgeçti” diyor. Kanser ilaçlarının öncelikli satış hakkı hastane eczanelerine verilmiş durumda. Ancak hayli pahalı olan bu ilaçların ya bürokratik işlemler ya da bütçe imkânsızlıkları nedeniyle hastanelerde yeterli miktarda bulunamadığı iddia ediliyor. Özellikle borç içindeki üniversite hastanelerinin, bu ilaçları kısa sürede ve yeteri kadar temin etmekte zorlandığı belirtiliyor. Özel eczaneler de, satamayacakları düşüncesiyle, bu ilaçları stoklarında bulundurmuyor. Piyasada hangi ilaçların bulunup bulunamadığını takip eden korsan ilaç satıcıları, bu ilaçların büyük bölümünü ya ecza depolarından topluca alıyor ya da yurda kaçak yollardan sokuyor. Hastasının can derdine düşmüş olan vatandaşlar, korsanlarla ‘gizli’ mekânlarda buluşarak ilaçları gerçek fiyatının onlarca mislini ödeyerek temin etmek zorunda kalıyor.

NE KADAR GÜVENİLİR OLDUĞU BELİRSİZ

Ödenen fahiş rakamlara rağmen, korsandan satın alınan ilaçların ne kadar ‘sağlık’ verdiği de muamma. Zira bu ilaçlar, karekoddan takibinin yapılamaması için genelde kutusuz satılıyor. İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Zafer Cenap Sarıalioğlu, korsan yolla satılan ilaçların halk sağlığı için ciddi tehdit oluşturduğuna dikkat çekiyor. Türkiye Onkoloji Derneği Üyesi Prof. Dr. Pınar Saip “Devlet, bazı firmalara ucuz ilaçları bulundurma zorunluluğu getirerek problemi çözmeye çalışıyor” diyor.

KORSANDAN EVLERE İLAÇ SERVİSİ

İstanbul’da öğretmenlik yapan ve annesi lösemi hastası olan H.Y. de, çareyi ilaç korsanlarında arayan bir hasta yakını. Doktorun, annesi için ‘Leukeran’ isimli bir ilaç yazdığını belirten H.Y, İstanbul’da bakmadıkları eczane kalmadığını, ancak ilacı bulamadıklarını söylüyor. Durumu doktora anlatınca “Hastalar bir şekilde buluyor” yanıtını alıyor.

‘HER ŞEY ESRARENGİZ ŞEKİLDE YÜRÜYOR’

H.Y. doktorun bu cevabının ardından başka bir hasta yakını vasıtasıyla haberdar olduğu korsan ilaç piyasasında yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Her şey esrarengiz bir şekilde yürüyor. Korsan satıcılar asla isimlerini vermiyor. Bazen bir yerde beklemenizi istiyorlar, gelip ilacı gizlice veriyorlar. Bir keresinde ilacı eve kadar getirdikleri oldu. İnsan kendini suçlu gibi hissediyor ama bunu yapmak zorundayız. Korsanlardan 3-4 kez ilaç satın aldık. Çaresizliğimizi kullanıp sürekli fiyat yükseltiyorlar, normal fiyatı 3 TL olan ilacı 100 TL’ye satıyorlar. İlaçların güvenli olup olmadığını bilmek de güç, merdivenaltı da olabilir. Çoğunun kutusu bile yok. Ama annem 1.5 yıldır lösemi hastası ve bu ilacı almazsa kan değerleri düşeceği için ölebilir.”

1 ARALIK’TA YENİ UYGULAMA HAZIRLIĞI

Sağlık Bakanlığı ilaç teminindeki aksaklığı gidermek için 1 Aralık’tan itibaren yeni bir uygulamayı yürürlüğe sokmaya hazırlanıyor. Buna göre, kanser hastaları kendisine yazılan reçeteyle önce hastane eczanesine gidecek. İlacı hastane eczanelerinde bulamazsa özel eczanelerden alabilecek. Ancak eczanelere aylık en fazla 20 bin TL’lik kanser ilacı satma sınırı getirilecek. Böylelikle özel eczanelerin eşit kazanç sağlaması ve ilaç potansiyelinin tüm eczanelere yaygınlaşması sağlanacak.



Bize danışın http://www.hastalikdanis.com/olumune-korsan/
Hastalıklarla ilgili soru cevap, Sifali Bitkiler, Bitkisel Ürünler

Artık yanıklar iz bırakmayacak

Ünal ÖZTÜRK / GAZETE HABERTÜRK

Hollanda’da, kaçıncı derece yanık olursa olsun iz bırakmayacak bir ‘organik yara bandı’ üzerinde çalışılıyor. Hollanda Yanıklar Vakfı tarafından yapılan açıklamada, kişinin kendi deri hücresinin üretilip yanık bölgeye nakledileceği sistem üzerinde çalışmaların sürdüğü ve nakledilecek deri hücresinin ‘organik yara bandı’ olarak tanımlandığı belirtildi. Kim Gardien adlı araştırmacı tarafından yürütülen çalışmalarda, yanığa deri nakli için yaklaşık 12 günde yeterli hücre oluşması sağlanarak, bunlar yara bandı gibi yanığın üzerine yerleştiriliyor. 



Bize danışın http://www.hastalikdanis.com/artik-yaniklar-iz-birakmayacak/
Hastalıklarla ilgili soru cevap, Sifali Bitkiler, Bitkisel Ürünler

Yazın doğan bebekler…

GAZETE HABERTÜRK

İngiltere’de yapılan bir araştırma, yaz aylarında doğan bebeklerin diğerlerine göre daha sağlıklı olduğunu ortaya koydu. 500 binden fazla yenidoğan bebek üzerinde yapılan araştırmada, haziran-eylül döneminde doğan bebeklerin daha sağlıklı, yüzde 5 daha uzun ve yüzde 10 daha ağır olduğu belirlendi. Neden olarak ise annenin hamilelik sürecinde daha fazla güneş ışığı alması gösterildi.



Bize danışın http://www.hastalikdanis.com/yazin-dogan-bebekler/
Hastalıklarla ilgili soru cevap, Sifali Bitkiler, Bitkisel Ürünler

Halüsinasyon akıl hastalığı belirtisi mi?

GAZETE HABERTÜRK

Genellikle psikolojik rahatsızlıkların bir sonucu olarak görülen halüsinasyonların “beynin dünyayı anlamak için geliştirdiği doğal bir süreç” olabileceği ileri sürüldü. İngiltere’nin Cambridge ve Cardiff üniversitelerinin gerçekleştirdiği ortak çalışmada, var olmayan görüntü ve seslerin beyin tarafından, “gerçeğin boşluklarını tamamlamak için yaratılabileceği” ortaya çıkarıldı. Araştırmayı yürüten Profesör Paul Fletcher, “Beynin bu boşlukları doldurma yeteneği sayesinde odanızda hızla hareket eden bulanık bir gölgenin kedi olabileceğini anlayabiliyoruz. Ancak aslında var olmayanı algılamamızı sağlayan bu öngörü yeteneği bizi halüsinasyonların kıyısına götürüyor” diye konuştu.



Bize danışın http://www.hastalikdanis.com/halusinasyon-akil-hastaligi-belirtisi-mi/
Hastalıklarla ilgili soru cevap, Sifali Bitkiler, Bitkisel Ürünler

Sizin öksürüğünüz hangi tip?

Havaların soğumasıyla birlikte çocuklarda çeşitli rahatsızlıklar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Öksürük şüphesiz bunların başında geliyor. Lakin öksürüğün de çeşitleri var. Liv Hospital Çocuk Alerji ve Astım Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay’dan çocuklarda görülen öksürük çeşitleri, bunların doğal ve medikal tedavi yolları hakkında bilgi aldım…

Öksürük çocuklarda doktora başvuru nedenlerinin başında gelir. Anne ve baba çocuklarının öksürdüğünü görünce endişelenir. Öksürük çocuğun uyku düzenini bozarak hayat kalitesini etkileyebilir. Ancak öksürük her zaman bir problem değildir. Öksürük balgamı, akciğerleri irrite eden maddenin vücuttan çıkarılması veya enfeksiyonlardan vücudu koruyan bir reflekstir. Öksürük, öksürük refleksinden sorumlu olan sinirlerle veya havayolunda irritasyonla tetiklenen istemsiz bir reflekstir. Birçok neden öksürük refleksini tetikleyebilir. Öksürük, öksürüğün karakteristik özelliklerine göre ve öksürüğün süresine göre farklı tiplere ayrılabilir. Karakteristik özelliklerine göre 6 farklı öksürük tipi vardır: KURU ÖKSÜRÜK: Balgamın olmadığı, daha çok irritasyona bağlı olan öksürük tipidir. Kuru öksürük sıklıkla soğuk algınlığı nedeniyle görülür. Boğazdaki enfeksiyon nedeni ile irritasyona bağlı öksürük görülür. Bademcik iltihabı, laranjit, sinüzit gibi üst solunum yollarında enfeksiyon kuru öksürüğe neden olabilir. Alerji nedeniyle olan öksürükler genelde kuru öksürük şeklindedir. Alerjik astımda kuru öksürük görülür. Ev tozuna bağlı, sigaraya bağlı, irritasyona bağlı kuru öksürük görülebilir. Alerjik astım dışında oyuncağın bir parçası veya kuruyemişin akciğerlere kaçmasına bağlı kuru öksürük görülebilir. Reflüye bağlı, bazı tansiyon düşürücü ilaçlara bağlı öksürük de kuru öksürüğe neden olabilir. Mevsim değişikliklerinde özellikle sıcak havadan soğuk havaya geçişlerde öksürük görülebilir. BALGAMLI ÖKSÜRÜK: Genellikle akciğerdeki enfeksiyon nedeniyle olan öksürüklerde görülür. Öksürükle beraber balgam vardır. Balgamlı öksürüğün en önemli nedeni akciğerdeki enfeksiyondur. Zatürre bakterilere, virüslere, mantarlara bağlı olabilir. Hava yollarında sıvı veya mukus nedeniyle olur. Balgamlı öksürükle birlikte özellikle yüksek ateş varsa akla zatürre gelmelidir. Verem hastalığı da balgamlı öksürük yapan bir durumdur. Soğuk algınlığına bağlı zaman zaman balgamlı öksürük görülür. Balgamlı öksürük özellikle sabah kalkınca oluyorsa ve 1-2 aydan daha uzun sürüyorsa akciğerlerin bronşlarında harabiyet sonrası gelişen bronşektazi nedeniyle olabilir. Özellikle büyüme gelişme geriliği varsa, bebeklikten itibaren balgamlı öksürük oluyorsa akla kistik fibrosis gelmelidir.

KURUP ÖKSÜRÜĞÜ: Trakea ve larinkste viral enfeksiyon sonrası bu bölgede ödem gelişmesi sonucu aniden havlama şeklinde öksürük olur. Kurup hastalığında görülen bu öksürüğe kurup öksürüğü denir. Nefes borusunun girişinde gelişen ödem, nefes borusunu daralttığı için nefes almada güçlük ve sesli nefes alma görülür. Bu hastalığın tipik öksürük şekli havlama şeklinde öksürük görülmesidir.

BOĞMACA ÖKSÜRÜĞÜ: Boğmaca mikrobu tarafında oluşan bir öksürüktür. Gribal enfeksiyon gibi başlayan öksürük 1-2 hafta içinde boğulmalar şeklinde olmaya başlar. Öksürük krizleri sonrasında derin nefes alma olur. Öksürük sırasında kusmalar olabilir. 2-3 ay kadar süren bir öksürük olur. Hafifi ateş ve burun akıntısı da genelde birlikte olur.

HIRILTILI ÖKSÜRÜK: Astım veya bronşiolit gibi hastalıklar sırasında akciğerde bronşların daralmasına bağlı hırıltı ile birlikte öksürük vardır. Islık çalma şeklinde akciğerlerden ses gelebilir.

PSIKOJENIK ÖKSÜRÜK: Fiziksel nedenlerle açıklanamayan öksürüktür. Genellikle gribal enfeksiyon sonrası devam eder. Öksürük şekli genelde tekrarlayıcı kuru öksürük şeklindedir ve farklı bir seste öksürük olur. Uykuda olmaz ve uyandığında öksürük olur.

ÖKSÜRÜK İÇİN NE ZAMAN DOKTORA GİTMEK GEREKİR?

* 2-3 haftadan daha uzun sürüyors,

* Gün geçtikçe artıyorsa,

* Çocuğun günlük aktivitelerini etkiliyorsa,

* Kanlı balgam görülmüşse,

* 3 aydan küçük bir çocukta öksürük gelişmişse



Bize danışın http://www.hastalikdanis.com/sizin-oksurugunuz-hangi-tip/
Hastalıklarla ilgili soru cevap, Sifali Bitkiler, Bitkisel Ürünler

Uzun uçuş yolculukları yapıyorsanız dikkat!

Ceyda ERENOĞLU / GAZETE HABERTÜRK

Toplumda yeterince bilinmediği için yarattığı tehlikenin farkında olmadığımız bir sağlık sorunu akciğer embolisi. Oysa tedavi olmayan akciğer embolisi hastalarının ölüm oranı yüzde 30 civarındayken, tedavi olan hastalarda bu oran yüzde 3’ün altına düşüyor. “Derin ven trombozlarının üçte biri akciğer embolisine neden oluyor” diyen İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Kurtoğlu, toplardamarın içindeki pıhtının akciğerlere gitmesinin kan sulandırıcı tedavi ile engellenebileceğini söylüyor. Tedavi olmayan hastalarda yüzde 10 olan ölüm riski, kan sulandırıcılar ile yüzde 0.1’lere düşüyor. Pıhtıların tekrarlamaması ve embolinin oluşmaması için uygulanan derin ven trombozu kan inceltici tedavi (antikoagulan tedavi) en az üç ay sürerken, genetik bozukluğu olan hastalarda bazen ömür boyu ilaç kullanılması gerekebiliyor. Tedavide kullanılan ilaçlar ciddi kanamalara da neden olabileceği için tedavi planlanmasının konunun uzmanı bir doktor tarafından yapılması gerekiyor.

YAŞLILAR RİSK TAŞIYOR

Akciğer embolisi yaşlı ve kronik akciğer hastalıkları olanlar için daha büyük risk taşıyor. Sigara içen ve KOAH’ı olan hastalarda küçük bir emboli bile öldürücü olabiliyor. Hastanede yatan ve özellikle büyük ameliyat geçirenlerle kanser hastalarının riskinin daha büyük olduğu belirtiliyor. Bu hastalar için emboli riskini tayin edici tablolar bulunuyor. Hastanın durumuna ve olacağı ameliyata göre yapılan puanlamada 5’in üzerine çıkılmış ise bu hastalar yüksek risk grubuna giriyor. Prof. Dr. Kurdoğlu, “Ameliyat olan her hasta risk altındadır. Çocuk larda ve bir saatten kısa sürecek ameliyatlarda bu risk çok düşüktür” diyor. Buna karşın 40 yaş üzeri ve bir saatten uzun sürecek ortopedik protez ve kanser ameliyatı olacakların en yüksek riskli hasta grubunu oluşturduğu belirtiliyor.

GENETİK YATKINLIK

Embolide genetik yatkınlık çok önemli bulunuyor. Özellikle hem anneden hem de babadan geçmiş dominant bir gen halinde bu risk daha da yükseliyor. Aileden birisinin akciğer embolisi geçirmiş olması da riski ciddi şekilde yükseltiyor. Stresin emboli ile ilişkisi bulunmuyor. Ancak sigara içen KOAH hastalarında bu sorunun daha ağır seyrettiği hatta ölümle sonuçlanabileceği belirtiliyor. Hava kirliliği ve egzoz dumanlarının pıhtı oluşumunu kolaylaştırdığını gösteren yayınlar da bulunuyor.

TOPLUMDA YETERİNCE BİLİNMİYOR

Prof. Dr. Mehmet Kurtoğlu, Türkiye’de akciğer embolisine bağlı ölümlerin kalbe bağlı ölümler zannedilip istatistiklere yanlış yansıdığını ve sorunun öneminin farkına varılmadığını söylüyor. Doğru istatistik olmadığı için doktorların da konuyu ciddiye almadıklarına dikkat çeken Kurtoğlu, “Modern toplumlardaki hastanelerde emboliye karşı tedbir yöntemleri hasta yatışlarında elektronik yöntemlerle mecbur ediliyor. Eğer bu bölümler doldurulmazsa doktor hatası olarak kabul ediliyor. Bizde uygulama olmaması hastalar için tehdit oluşturuyor” diyor.

‘HASTANEELRDE YETERLİ TEDBİR ALINMIYOR’

Kurtoğlu, “Akciğer embolisi konusunda hastanelerde yeterince tedbir (profilaksi) alındığını düşünmüyorum. Türkiye’yi de içeren çok merkezli bir çalışmada emboli konusunda hastaların yüzde 50’si için önlem alındığı görülmüştür. Bu, hastanede yatan hastaların diğer yarısı için tedbir alınmaması anlamına gelmektedir. Bu oran ülkemizde cerrahide yüzde 60, dahiliye kliniklerinde yüzde 40 civarındadır” diyor.

KİŞİDE PIHTI TESPİT EDİLİRSE

Kişide pıhtı tespit edildiği zaman genellikle kan inceltici (antikoagulan) tedavi uygulanıyor. Tedavi süresi en az 3 ay oluyor ve ömür boyu bile sürebiliyor. Bacağın çok şiş olup kangren tehlikesi oluşması durumunda pıhtı eritici (trombolitik) tedaviler uygulanıyor. Pıhtı oluşan kişi ömür boyu risk altında bulunuyor. Bu kişiler hastanede yattıkları zaman bu risk daha da artıyor. Bu durumda kan inceltici tedaviler pıhtı atmasını önlüyor. Tedaviye rağmen akciğer embolisi devam ediyorsa damarın içine akciğere gitmesini engelleyen bir filtre konuyor.

IPC NE İŞE YARIYOR?

‘Intermittan pnömatik kompresyon’ (IPC) cihazı bacaklara bağlanıyor ve hasta bacak adalelerini kasarak yürüyormuş gibi yaparak toplardamarların içindeki akımın hızlanmasını sağlıyor. Böylelikle pıhtı oluşumu engelleniyor. Aynı amaçla bacaklara basınçlı çorap da (antiembolik çorap) giydiriliyor. Ancak bunun etkinliğinin IPC olmaksızın çok düşük olduğu ve yeterli bulunmadığı belirtiliyor.



Bize danışın http://www.hastalikdanis.com/uzun-ucus-yolculuklari-yapiyorsaniz-dikkat/
Hastalıklarla ilgili soru cevap, Sifali Bitkiler, Bitkisel Ürünler

1 Ekim 2015 Perşembe

Yumurta zarının faydası!



Bize danışın http://www.hastalikdanis.com/yumurta-zarinin-faydasi/
Hastalıklarla ilgili soru cevap, Sifali Bitkiler, Bitkisel Ürünler

Kulak Kireçlenmesi Belirtileri ve Tedavisi

Kulak KireçlenmesiKulak kireçlenmesi, kulak zarı ile iç kulağın bağlantısını sağlayan üzengi kemikçik yapısının sertleşmesi hastalığıdır. Bu hastalıkla birlikte oradaki kemikçiklerin tamamı veya bir kısmı elastik yapılarını kaybederek sesi eskisi kadar iyi iletemez hale gelirler.

Kulak Kireçlenmesi Belirtileri

Hastalarca bu hastalığın varlığına dair ilk bulgu işitme kaybı olmaktadır. Hasta zamanla fısıltıları duyamadığını fark eder veya gürültülü ortamlarda karşısında yüksek sesle konuşan kişiyi daha net duymaya başlar. Bu durum genelde bir kulakta başlar, sonrasında diğer kulakta da kendisini gösterir.

İşitme kaybı, ilerleyen bir süreç gösterir ve sağırlığa kadar gidebilir. Bu süreç zamana yayılmış olarak yavaş yavaş işleyebilir.

İşitme kaybının haricinde şu belirtiler de görülebilir:

  • Denge kaybı
  • Kulak çınlaması
  • Baş dönmesi

Kulak Kireçlenmesinin Nedenleri

Tıp sahasında gelinen bugünkü aşamada kulak kireçlenmesinin kesin nedeni ne yazık ki belirsizdir. Bununla birlikte genetik faktörlerin hastalığa yatkın hâle getirebildiği bilinmektedir. Yani anne veya babadan biri bu hastalığa yakalandı ise, çocukta hastalık geninin bulunma riski 50%’dir. Hastalık genine sahip olmak, hastalığın ortaya çıkacağını garanti etmez.

Bilim adamları, kulak kireçlenmesi neden araştırmalarını şu ihtimaller üzerinde yapıyor:

  • Kızamık hastalığı
  • İç kulağı çevreleyen kemiksi dokudaki gerilim kaynaklı kırıklar
  • Bağışıklık sistemi sorunları

Kulak Kireçlenmesi Nasıl Tedavi Edilir?

Şu an için kesin sonuç veren bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır; ümitler, modellenen kemikçiklerin hastalıklı kulağa yerleştirilmesi çalışmalarına odaklanmıştır. Bununla birlikte, şu tedavi yöntemleri hastalık belirtilerini azaltacaktır:

Vitamin ve Mineral Desteği

Henüz kanıtlanmamış olmakla birlikte; flor, kalsiyum ve D vitamini içerikli ilaçların işitme kaybını yavaşlattığı düşünülüyor.

İşitme Cihazı

Bu cihaz, kulak kireçlenmesi rahatsızlığını yok etmez veya ilerlemesini durdurmaz. Ancak işitme kaybının idare edilebilir seviyeyi aşması halinde duyma yeteneğinin geri kazanılmasını sağlayabilir.

Cerrahi Operasyon

İlerlemiş kulak kireçlenmesi rahatsızlıklarında üzengi kemikçiği cerrahi bir müdahale ile çıkarılarak yerine protez üzengi kemikçiği konulmaktadır. Bu operasyonda üzenginin tamamı da çıkarılabilir, sadece bir parçası kesilerek alınabilir de. Operasyon esnasında lazer ışınlarından faydalanılabilmektedir.



Bize danışın http://www.hastalikdanis.com/kulak-kireclenmesi-belirtileri-ve-tedavisi/
Hastalıklarla ilgili soru cevap, Sifali Bitkiler, Bitkisel Ürünler