Yüksek tansiyon veya Hipertansiyon, aşırı yüksek tansiyon demektir. Normal kan basıncı dşayetleri bireyden bireye parametrelik göstermekle birlikte, sırayla sistolik için en fazla 130 mm Hg, diastolik için ise en fazla 85 mm Hg olması gereklidir. Bu dşayetler normal kan basıncı dşayetleri olarak kabul edilmektedir. Sınırda normal dşayetler ise sistolik kan basıncı için 130-139 mm Hg, diastolik kan basıncı içi ise 85-89 mm Hg dır. Hipertansiyon sınırı ise sistolik kan basıncı için 140 mm Hg, diastolik kan basıncı için ise 90 mm Hg dır.
Hipertansiyon nedir?
Hipertansiyon kolay olarak yüksek kan basıncı demektir. Kan basıncı veya daha doğru söylemek gerek görülürse kanı kalpten dokulara taşıyan damarların kan basıncı, hastaya ait özellikler (yaş, cinsiyet, ırk gibi) ve fiziksel durumdan (istirahat, efor gibi) etkilenen bir değişkendir. Bu nedenle de normal kan basıncı dşayetlerini saptamak gerçekte son derece güçtür.
Bugün kabul edilen kan basıncı dşayeti istirahat durumundaki normal bir erişkinde 120/80 mmHg’dır (milimetre civa). Herhangi bir kişide kan basıncı uyku sırasında düşük, sinirli veya heyecanlıyken yüksektir. Normal şartlarda, sürekli olarak kan basıncı 120/80 mmHg (milimetre civa) üzerinde olan kişiler hipertansiyon hastalığı adayı kabul edilmektedir. Kan basıncı devamlı olarak 140/90 mmHg üzerinde seyrediyorsa hipertansiyondan bahsedilir.
Kan basıncı aynı birey içinde ve bireyler arasında farklılık gösterir. Bu nedenle bireyin kan basıncı (kan basıncının sfingomanometre ile tek tek zaman en az 3 kez ölçülmesi) ortalaması alınarak belirlenmelidir.
Hipertansiyon kalp hastalıkları için ana bir risk etkenidür. Eğer tedavi edilmezse beyin dolaşımı, kalp, damar, göz ve böbrek hastalıkları için ciddi hastalık ve ölüm oranlarında artışa neden olur. Bir kez teşhis yapılıp tedavi başlanırsa artan kan basıncı düşürülebilir, kalp ve kalp dolaşım sistemindeki hastalık riski azaltılabilir.
Hipertansiyonun Belirtileri Nelerdir?
Başdönmeleri
Hasta, kendisinin ya da etrafındaki eşyanın boşlukta döndüğünden şikayet eder. Tıp dilinde vertigo denen baş dönmelerinin nedenleri çeşitlidir. Bunlardan başlıcaları şunlardır: Kulak ağrısı. Araç tutmaları. Ani hava değişimi. Bazı göz hastalıkları. İlaç zehirlenmeleri. Düşük ya da yüksek tansiyon. Damar sertliği ve bazı kalp hastalıkları. Kansızlık ve kan hastalıkları. Mikrobik hastalıklar. Beyin hastalıkları. Sara ve bazı ruh hastalıkları. Tedaviye başlanmadan önce hastalığın gerçek sebebinin belirleme edilmesi gerekir. Baş dönmelerine yapılacak ilk iş hemen oturmak ya da öne eğilmek ve mümkünse hemen yatmaktır. Baş dönmesi sıklıkla oluyorsa kesinlikle bir hekime gitmek gerekir.
Bayılmalar
Geçici olarak uyanıklık halinin kaybolmasına toplum arasında bayılma tıp dilinde senkop adı verilir. Bu durumda beyin hücrelerine giden oksijen azalmıştır. Bayılmanın sebebi; yorgunluk, uzun süre ayakta kalmak, ani heyecanlar, tansiyon yüksekliği, gebelik, kansızlık, damar sertliği ve kalp hastalıklarıdır. Bayılmadan önce baygınlık hissi gelir. Sonra yüz kül rengini alır. Arkasından da terleme, çarpıntı, göz kararması ve baş dönmesi görülür. Bu gibi durumlarda yapılacak ilk iş hastayı hemen yatırmak, elbise ve çamaşırlarını gevşetmektir. Sonra yüzüne su serpilir ve amonyak koklatılır.
Burun kanaması
Çeşitli unsurlardan kaynaklanan burun kanamalarına tıp dilinde epistaksis adı verilir. Genç erkeklerde genelde buluğ zamanlarınde, genç kızlarda ise, çoğunlukla aybaşı kanamaları sırasında görülür. Bir de; yüksek tansiyonun yol açtığı burun kanamaları vardır. Gençlerde görülen ve önemli olmayan burun kanamaları çok basit durdurulur ve korkulacak bir şey yoktur. tansiyon yüksekliğinden kaynaklanan ve genelde orta yaşlarda görülen burun kanamalarını durdurmak ise biraz zahmetlidir. Yapılacak ilk iş hastayı hemen oturtmak, başını öne doğru hafifçe eğip, burnunun kanayan deliğini on dakika kadar bastırmak, bu sırada ağızdan nefes almasını ve yutkunmasını söylemektir.
Kulak çınlaması
Kulak çınlaması, kulak uğultusu ya da kulak vızıltısına, tıp dilinde tinnitus adı verilir. Çok çeşitli nedenleri vardır. Bunlar arasında, kulak kiri, içkulak iltihabı, ortakulak iltihabı, menier hastalığı, ateşli hastalıklar, yorgunluk, zafiyet, bazı ilaçlar, yüksek ya da düşük tansiyon sayılabilir. Bu nedenle hekime başvurmak gerekir.
Hipertansiyonun Sebebi Nedir?
Hipertansiyonun tek bir nedeni yoktur. Oluşum mekanizması bakımından iki tür yüksek tansiyon vardır: Birincil (ya da esansiyel) ve ikincil. Birincil yüksek tansiyonun nedenleri tam anlamıyla bilinmemekle beraber, hastalığın oluşumunda kalıtım, ruhsal açıdan çabuk etkilenen heyecanlı kişilik, şişmanlık gibi bazı faktörler saptanmıştır. İkincil yüksek tansiyon aşağıdaki hastalıklardan sonra ortaya çıkabilir: Böbrek dokusu ve böbrek atardamarlarında yerleşen hastalıklar (akut ve süreğen böbrek iltihabı, polikistik böbrek), böbreküstü bezinin kabuk bölümündeki hastalık sebebiyle kortizon veya aldesteron hormonlarının fazla salgılanması sonucu görülen Cushing hastalığı ve Crohn hastalığı, böbreküstü bezinin iç kısmının (medulla) bütünörü (feokromositom), aortun kalpten çıktığı bölgedeki darlığı, kafa içi basıncının artması.
Yüksek tansiyonla basınç tepkiu arasındaki ayrımın da yapılması gerekir. Yüksek tansiyon terimi kan basıncının sürekli olarak bazı sınırların üzerinde kaldığını belirtirken, basınç tepkiu tansiyonun heyecanlanma veya kan içine ilaç şırınga edilmesi gibi bir uyaran sebebiyle geçici olarak yükselmesidir. Yükselmeye yol açan uyaranın etkisi kaybolunca tansiyon normale döner.
Hipertansiyonun Yaygınlığı Nedir?
Sanayileşmiş ülkelerdeki erişkin nüfusun %10-20 kadarında hipertansiyon bulunduğu hesaplanmaktadır. Sınırda hipertansiyon vakaları da katılırsa bu oran şüphesiz daha yüksektir. Kişinin yaşı, cinsiyeti ve ırkı hipertansiyon sıklığı konusu ile ilgili belirleyici etkenlerdir. Hipertansiyon siyah ırkta ve kadınlarda daha fazla görülmektedir.
Kişi yaşının hipertansiyona olan katkısı ilk önce damarlarda yaşlanmaya eşlik eden anormalliklerdir. Bu durum bilhassa de kanı kalpten damarlara taşıyan damarlardaki esneklik kaybı ile açıklanabilir. Ancak yaşla hipertansiyon arasındaki bu bağlantıya bazı ilkel toplumlarda hiç rastlanmamaktadır. Bu durumda etkili etkenin “uygarlaşma” ve bununla bağlantılı yaşam şekli olduğu söylenebilir: örn. tuz kullanımı, aşırı beslenme, hareketsiz yaşam, gerilim, vs.
Hipertansiyon Riskleri
Hipertansiyon ciddi bir durumdur. Hipertansiyon, kendi başına öldürücü değildir; ama tedavi edilmediğinde hipertansiyonun sonuçları öldürücü olabilir. Hipertansiyon kalbi zorlayarak kalp yetmezliğine yol açabilir. Üstelik ateroskleroz ve bunun yol açabileceği iskemik kalp hastalığı (belli bir bölgede kan akımının kesilmesi sebebiyle oluşan geçici kansızlık sonucu dokuların hava alamaması) riskini önemli ölçüde arttırır. Buna ek olarak; hipertansiyonlu hastalar kanama ve beyindeki kan damarlarının trombozuna (pıhtıyla tıkanmasına) diğerlerinden daha basit yakalanırlar. Hipertansiyon ilaveten koroner arter hastalığına da büyük katkıda bulunur ki, bu hastalık sanayileşmiş toplumlarda ölümlerin başlıca nedenlerinden biridir. Bahsettiklerimizin hepsi tedavi edilmeyen hipertansiyonun sonuçları olup hipertansiyona bağlı morbidite (hastalık), mortalite (ölüm) büyük bir bölümünü oluşturur.
Hipertansiyonun Sınıflandırılması
Hipertansiyon, sık sık, sebebine göre sınıflandırılır.
Buna göre iki tip vardır.
sansiyel (primer – birincil) hipertansiyon
sekonder (ikincil) hipertansiyon
Hipertansiyon vakalarının aşağı yukarı %90’ı, neden (etiyoloji) bilinmediğinden primer veya “esansiyel” hipertansiyon olarak adlandırılır.
Hipertansiyon vakalarının geriye kalan bölümüne, yani aşağı yukarı %10’una bu durumun sebebi bilindiğinden “sekonder ” hipertansiyon adı verilir. Böbrek kökenli olan (renal) hipertansiyon bunların en yaygın olanıdır.
Sekonder Hipertansiyon
Bu tipte yüksek kan basıncı, bilinen bir etiyolojiden (nedenden) kaynaklanmaktadır. Neden olan hastalık tedavi edildiğinde hipertansiyon düzelebilir.
Böbrek hastalığı: Renal hipertansiyon olarak adlandırılır. Varolan bir böbrek hastalığı kan basıncının yükselmesine neden olur.
Endokrin hastalıkları: Endokrin sistemi etkileyen hastalıklar kan basıncını da etkiler, zira adrenal bezler çeşitli kan basıncını kontrol eden mekanizmaları düzenler.
İlaçlar: Bazı ilaçlar, örnek olarak kortikosteroidler, oral kontraseptifler (aldosteron sekresyonu ve plazma reninini arttırarak), nazal dekonjestanlar, amfetamin, tiroid hormonları, NSAID, soğuk algınlığı ilaçları, siklosporin, eritropoetin, iştah kesiciler, trisiklik antidepresanlar, MAO inhibitörleri, alkol (günde 70-100 mL civarında alkollü içki alınması hipokalemik alkalozla beraber hipertansiyona neden olur) kan basıncının yükselmesine neden ollinkar. Bu ilaçların bırakılması ile kan basıncı normale döner.
Hastalığınızı bize danışın http://www.hastalikdanis.com/kalp-ve-gogusteki-agri/
Hastalıklarla ilgili soru cevap, Sifali Bitkiler, Bitkisel Ürünler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder